Sosyal Paylaşım Siteleri ve Çocuklarımız
Hızına ulaşmakta zorlandığımız, çok ileri derecede elektronik cihaz ve aletlerimiz bulunuyor.
Evinde en az bir bilgisayarı, aile fertlerinin tamamında bilgisayar yerine geçen, başta cep telefonları olmak üzere çeşitli cihazlar mevcut.
Genç, yaşlı, kadın, erkek ayırımı olmaksızın, hepimizin vücudunun bir uzvu gibi olan ve her türlü sosyal, temel ihtiyacımız haline gelen telefonlarımız bulunmaktadır. Yanımızda olmadığında âdeta bedenimizin bir parçası noksan gibi olmaktadır.
Ne yaptığının farkında olmayan küçük yaştaki çocuklarımız bile ustalıkla cep telefonunu kullanabilmekte ve bilgisayarları rahatlıkla açıp kapatabiliyorlar.
Eğer, bu gelişme midir, ilerleme midir ya da başarı mıdır derseniz?
Elbette, hem de en alasından…
İyi güzel de; peki çocuklarımız çocukluklarını yaşayabiliyorlar mı?
Çocuklarımız sokakta oyun oynamayı bırakmadı diyebilir misiniz?
Bence tamamen bıraktılar. Varsa yoksa tüm dünyaları sanal âlem olan bilgisayarlardaki Facebook, Twiter, You Tube, Friend Feed… gibi büyük tehlikeler arz eden onlarca sosyal paylaşım siteleri…
Hemen hepsinin, sosyal paylaşım sitelerinde adları, sanları ve alanları bir şekilde bulunmaktadır.
Buna ister eğitimsizlik, bilinçsizlik deyin, ister etkilenme deyin, ister e-sosyalleşme deyin, artık adına ne derseniz deyin; ama geçek olan şu ki, bir şekilde çocuklarımız gerçek sosyal hayattan soyutlanmaktadır.
Bilinçsizce Forumlar da fink atarak, sonunu düşünmeden mevcut sayısız farklı pozisyonlu resimler ekleyerek, olmadık söz ve söylemlerde bulunmaktadırlar.
Özellikle çalışan ailelerin çocukları serbest kaldıklarından, istedikleri gibi, zaman mefhumu gözetmeksizin internette çeşitli oyunlar oynamaktan kafalarını kaldırmıyorlar.
Bazen düşünüyorum da; acaba biz böyle miydik, bizim çocukluğumuz da böyle miydi?
Rahatlıkla hayır diyebiliyorum.
Bizler sokakta, parkta, gece-gündüz saklambaç oynardık, beş taş, saklambaç, köşe kapmaca, evcilik oynardık.
Kış akşamlarında soba başında, isim, şehir, hayvan, bitki, il gibi oyunlar oynardık.
İl, ilçe isimleri bulma oyunları oynarken, tüm yerleri ezberliyorduk.
Televizyonda çizgi filmler izlerdik, radyoda oyunlara kulak kabartır, çizgi romanlar okurduk, yaşlılardan hikâyeler dinlerdik
O kadar çok oyun oynar, efor sarf eder ve yorulurduk ki yediklerimizi, içtiklerimizi hemen eritirdik, kilo almak nedir bilmezdik. Hele obezite denen o baş belâsı rahatsızlıklar hiç olmazdı.
Evet, çocuktuk, çocukça yaşıyorduk, mutluyduk, huzurluyduk, kafamız rahattı, beynimiz dinç ve zindeydi.
Bunların sebebinin hepsini teknolojiye yüklemek belki biraz insafsızlık olabilir.
Aslında bilinçsizce teknoloji nimetlerini kullanamamak desen yerinde olur.
Gün boyu çalışmak zorunda kalan bireyler, ancak akşamları çocuklarını bilgisayar başından kaldırabiliyorlar. Bu da haliyle obezite, stres, depresyon, rahatsızlık, huzursuzluk, mutsuzluk, göz, kulak ve beyin fonksiyonları gibi sağlık problemleri, sevgi, saygı, hürmet gibi insanî değerler kaybına sebep olmaktadır.
Buna bir an önce çözümler bulmalı, çareler üretilmelidir. Bir takım önlemler alınarak, aileye, topluma sağlıklı, mutlu ve huzurlu bireyler yetiştirmeli ve kazandırmalıyız.
Artık topyekûn bir düzelme ve düzeltme arayışına girmeliyiz. Yoksa gençliğimiz elden gidecek bilesiniz. Biraz daha dikkat, biraz daha ilgi ve alaka, biraz az ve gerektiğinde teknoloji kullanımı…
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com
|