Önyargılardan uzak yaşamalıyız
Hayatımızı ve sosyal yaşantımızı yönlendiren o kadar sebep var ki... Kimi zaman hayatımızı şekillendiren bu sebepleri kabul etmekten kaçıyoruz.
Kabullenmiyoruz/kabullenemiyoruz.
Sevdiklerimiz yüceltmek ya da sevmediklerimizden nefret etmek, yok etmek, öldürmek, gözümüzden uzak bir yerlere gitmelerini istemek ve sağlamak…
Baş döndüren bir hızla ilerleyen teknolojik sanal ortamda, yani internette, fırsatını bulduğumuz her an da kinimizi, nefretimizi kusmak...
Belki “ben hiç öyle biri değilim ve olmadım!” diyebilirsiniz; ama unutmayınız ki istisnalar kaideyi bozmuyor. Farkında olmadan, öyle olmadığını düşünen insanlar bile yapıyor. Kendimiz için olmayacaksa, başkaları için asla istemiyoruz. Bu aşırı bencillik ve kendini sevicilik, içimize, ruhumuza işlemiş. Âdeta asalak bir kurt gibi kalbimizi, yüreğimizi, beynimizi, ruhumuzu kemirmekte... Her geçen gün de mevcut çarkın sivri dişlileri arasında eziyor, yok ediyor, bizi bize, insanlara yabancılaştırıyor.
Saymakla bitmeyecek bu hayatımızı sözde düzenleyen faktörler olan önyargılarımız, sevdiklerimiz, beğendiklerimiz, nefret ettiklerimiz, iğrendiklerimiz gibi gözden kaçırdığımız sayılmayacak kadar çok noktalar bulunmaktadır. Nedense, başkalarıyla ilgili olan düşüncelerimiz ve hislerimiz, onların hayatlarını nasıl yaşayacağı konusundaki önerilerimizin belirleyici faktör olmadığını, olamayacağını unutuveriyoruz.
Her şeyi hep kendimize taraf yontarız. Çalıştığımız pozisyonda hiç kimse çalışmasın, bildiğimiz, hiç kimse yorumladığımız şarkı-türküleri çalmasın, bildiklerimizi hiç kimse söylemesin, yapacaklarsa da gebersinler isteriz.
Kendimiz dışında, kimsenin yaptığını beğenmez ve o işi bıraksınlar isteriz. Çünkü yapılanları hep berbat, çirkin buluruz. Hayal ettiğimiz insan profiliyle karşılaşmadığımızda; onları çok itici, boş, saçma, iğrenç bulur, hiç sevmeyiz, yok olmalarını bile isteyebiliriz. Ancak beğensek de, beğenmesek de bizim hayallerimize uymayan bu duygu, düşünce ve beklentilerimiz ne yazık ki hayatın akışını değiştirmiyor, yaşam devam ediyor, o insanlar da yaptıkları rutin işlerini yapmaya devam ediyorlar.
Sadece kendimizi kandırıyoruz, sadece asap bozukluğu ve kalp kırıklığı yaratıyoruz, belki de çevremize iğrenç bir enerji yayıyoruz.
Bizim, onların hayatı üzerindeki arzu, istek ve taleplerimiz, onların yaşamlarını etkilemiyor ve yaptıklarından vazgeçirmiyor, bilesiniz.
Rahatlamak amacıyla, mevcut içinizdekileri kusuyorsanız; ancak bu sadece sizi yoruyor ve daha çok, doluyorsunuz. “Keskin sirke küpüne zarar” misali nefret objeleriniz dünya üzerindeki varlığını sürdürmeye devam ediyor ve edecektir de unutmayalım.
Unutmayınız ki siz nasıl nefes alıyor ve hayatınıza devam etmek için, para kazanmak için çalışıp çabalıyorsanız, o nefret ettiğiniz, beğenmediğiniz, hayatına müdahale hakkını kendinizde gördüğünüz o insanlar da aynısını hem size, hem de hayatınıza yapıyor.
Bunun için ön yargılardan uzak kalmak için, üzerinde biraz daha düşünmeye değmez mi?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com
|