Nemrut Kadar Dedikodumuz Da Meşhur
Konu güncel, hele konu Nemrut olunca; kayıtsız kalmak mümkün değil. İstesen de kendini soyutlayamıyorsun. İllaki bir şeyler söyleme, illaki bir şeyler yazma ihtiyacı hissediyorsun.
Âdeta kangrenleşen bir yara haline gelen Nemrut, görünen o ki elimizden çıkma adına son safhaya gelmiş durumda. Ya Adıyaman temelli sahiplenilecek, ya Malatya ya verilecek, ya da ortak bir payda halinde faydalanılacak.Tabi en çok kim nasıl, ne kadar faydalanabilirse!...
Son günlerde meşhur hastalığımız olan dedikodular ayyuka çıktı. Her yerde bir şeyler söyleniyor. Tabiri caizse ağzı olan konuşuyor. Bilen de, bilmeyen de, anlayan da, anlamayan da... İyi mi, yoksa daha kötü mü oluyor? Kanımca iyi oluyor. Artık Nemrut olayının bir şekilde, neye mal olursa olsun, sonuçlandırılması gerekiyor.Gerekli sonuçlar alınmadığı takdirde, daha çok gündemi meşgul edecek görünüyor.
İnsanlar arasında yüksek seslerle dillendirilen o kadar çok dedikodu ortaya çıkmış durumdaki!.. Hangisine inanacağına şaşırıyor insan!.. Gerçi bazıları birinci ağızdan yalanlanıyor, böyle bir şey olmadığı söyleniyor; ama akan su misali başını almış gidiyor. Artık nerede, nasıl duracaksa, nelere mal olacaksa, Nemrut’un kazanılması, kaybedilmesi ya da ortak olunması noktasında son aşamaya gelinmiş gibi görünüyor.
İnsanın elindekinin, hatta ağzındakinin alınması kadar zor ve insanı üzen bir şey olamaz. Nasılki ufak çocuğun elindekini alabilmek için, “sana başka bir şey veririm!” diye kandırılmaya çalışılıyorsa; işte Adıyaman insanı da kandırılmaya, yönlendirilmeye ve Nemrut’un elindekini ortak payda halinde, Malatya ile paylaşmak zorunda kalıyor.
Son günlerde, ancak yerel köşe yazarlarından, farklı pencerelerden, farklı bakış açılarıyla yüksek sesle sitemler, yakınmalar, alınması gereken önlemler yazılmaya ve dillendirilmeye başlandı. Bu konuda turizmcilerin, sivil toplum örgütlerinin, dernek ve cemiyetlerin, etkililerin ve yetkililerin sesi fazla çıkmıyor, ya da çıkıyorsa da mutlak bir birliktelik, fikirdaşlık sağlanabilmiş gibi görünmüyor.
Elin adamı otellerinin tanıtım sayfalarında; “gezilecek yerler” diye, haritasında Nemrut’u Malatya sıınırları içerisinde göstererek, “dünyayı Malatya’ya bekliyoruz” diye Nemrut figürlerini kullanarak, ilin her yerinden Nemrut’a araç tahsis ederek, tanıtımını-reklâmını yaparken; biz hala “niye böyle yapıyorlar!” diyerek sitemlerde bulunup, birbirimizi suçlamaya çalışıyoruz. “Biz kaybetmemek adına ne yapıyoruz?” İşte cevap verilmesi gereken soru bence bu olmalıdır.Evet, “bugüne kadar ne/neler yaptık/yapıyoruz ve bundan sonra neler yapacağız?..”
Kayak merkezlerine yapılan teleferik gibi bir sistem de Nemrut’a yapılamaz mı, yapılamaz mıydı?
Biz daha insanları Nemrut’la buluşturamazken, Nemrut’a nasıl sahiplik edeceğiz?
Alt yapı fizibiliteleri hazırlanamazken, üst yapı değerlerine nasıl sahiplik edebiliriz ki?...
Yol, ulaşım, barınma, yeme, içme, eğlenme...gibi.
Nemrut’a gidecek Adıyaman-Malatya yolunun birleştirilmesi protokolu imzalandı mı, imzalanır mı, imzalanmaz mı bilinmez; ama aceleye getirilmemeli? Elimizde kalan, belki de tek Nemrut’u da eski hamimize teslim etmeden ve celâllenmeden önce Adıyaman olarak topyekün bir birlik ve beraberlik örneği sergilememiz gerekiyor.Yoksa yaptıklarımız/yapamadıklarımız neticesinde, “neden elimizden aldılar?” diye feveran ederek, başkalarını suçlamaya arayışlarına gireriz. Öfkelenerek başkalarını suçlamadan evvel, şapkamızı önümüze indirip; “biz bu konuda neler yaptık ya da neler yapmadık?” diye özeleştiri yapmalı, hem de çok yapmalıyız.Yoksa bir çok değerimiz gibi, Nemrut da gitti-gider, haberiniz ola!...
Sonradan ah-vah etmemek için, şimdiden bir beyin fırtınası oluşturmak gerekiyor. Genel anlamda bir takım paneller, konferanslar verilmeli, konsorsiyumlar düzenlenerek, halkın katılımı da sağlanarak, görüşleri alınarak, çıkan sonuçtan kamuoyu bilgilendirilmelidir.
Adıyaman insanı, artık Nemrut üzerinden yapılan tartışmalardan, karşılıklı anlamsız atışmalardan usandı.Artısıyla-eksisiyle, iyisiyle-kötüsüyle, verecekleriyle-götürecekleriyle bir şekilde muhtemel olabilecek sonuçlarla yüzleşmeleri gerekiyor.İlelebet bu tartışma ve sürtüşme devam etmesin artık.Komşu iki ilin insanı, bulundukları her ortamda, sohbetlerin ana kaynağı ve ilk kritiği Nemrut olmamalı artık.
Yoksa Adıyamanlı sanatçımız Nuri Büyükyolcu (dedikodu); “Adıyamanın neyi meşhur, dedikodusu meşhur...” türküsünü okurken, artık haklı mı çıkacak ne?..
Yoksa elimizden başka bir şey gelmiyor mu?..
İlerleyen günlerde göreceğiz.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |