Mutlu Olmak Elimizde...
Herkesin kendince mutlu olduğu bir taraf vardır.Kime sorarsanız sorun, mutluluk konusunda söyleyecekleri vardır.Herkes bir şekilde mutlu olabilmek, kendini mutlu hissedebilmek için, güzel tarafları ve güzelliklerini görür, görmeye çalışır.Kendisini ona şartlandırır. Öyle düşünür, öyle görür ve öyle uygulamaya çalışır.Hep bir gün mutlu olacağının hayaliyle yaşar.Herşeyin kendi bakış açısına göre şekillenmesini ve mutluluk vesilesi olmasını ister.
Hayat çeşitli engebelerle doludur. Kimi zaman mutluluğa ulaşmak adına, önüne olmadık engeller çıkarır. Onları bertaraf etmeye çalışırken, aileydi, eşti, işti, aştı, çocuklardı, torunlardı... derken bir de bakıyorsun ki ömrün tükenmekte, eriyip gitmekte. Halbuki ne kadar da çok uğraşıyorsun mutlu olabilmek ve mutlu edebilmek adına...
Herşey istediğiniz gibi olsun istiyorsun; ama olmayınca mutlu olamıyorsun haliyle...
Esasında hep bazı şeyleri unutuyoruz ve onun için şunu idrak etmek lâzımdır.Her zaman, mevcut olanın daha iyisi vardır, her zaman daha güzeli vardır... Onun için daima elimizdekilerle yetinmeyi, aşırı talepkar olmadan, onlarla mutlu olmayı/olabilmeyi öğrenmemiz lâzımdır.
Bu sadece para, mal, mülk, çocuk ya da vs konular için değil, her konu da böyle...
Sahip olamadıklarımıza üzülüyor, sahip olduklarımızın kıymetini bilmiyoruz.Doğrusu sahip olamadıklarımıza bakıp üzüleceğimize, sahip olduklarımızın kıymetini bilip sevinmemiz lâzım.
Biraz sıradanlaşmış bir söz olacak; ama işin aslı, bardağın dolu tarafını görmeyip, “bardağın yarısı boştur” demek gibi...Belki doğrudur, bardağın yarısı boş olabilir; ama diğer yarısı doludur. Nasıl ki boş tarafını görebiliyorsak, dolu tarafını da görebilmeliyiz.
Herkes, herkesten bir takım beklentiler içindedir.
Hiç merak ettiniz mi?..
Acaba, insanlardan olan beklentilerinizin kaçı ya da kaçta kaçı gerçekleşebiliyor?
Ya da başka bir deyişle şunu düşünmek, söylemek lâzım.
İnsanların bizden beklediklerinin ne kadarını gerçekleştirebiliyoruz?
Ne dersiniz?
Hiç düşündünüz mü?
Doğru mu, değil mi?
Anne-babalarımız bizden nasıl bir evlat olmamızı istemişlerdi?..
Biz ne kadar olabildik?
Çocuklarımız bizden nasıl bir anne olmamızı istiyorlar?
Peki nasıl bir annae- baba olabildik?
Eşler olarak birbirimizden neler beklediler?
Biz nasıl olabildik?
Eşimiz bizden nasıl biri olmamızı istedi?
Biz nasıl bir eş olabildik?
Kayınvalidemiz nasıl bir gelin olmamızı bekledi?
Biz nasıl gelin olabildik?
Biz anne-babamıza nasıl bir evlat olabildik ve evlatlarımız bize nasıl evlatlar olabildi?
Beklentiler, beklentiler...
Sonu gelmez bu beklentilerin ne kadarını, yüzde kaçını karşılayabildik ya da karşılayabileceğimizi düşünüyoruz?...
Anlayacağınız; beklentileriniz, beklentilerimiz ve bizden beklenenler çok ve çeşitli olabilir; ama unutmayınız ki hayatta hiçbir şey, herkesin istediği gibi olmuyor/olamıyor maalesef.
Peki, ne olacak?
Mutlu olabilmek/edebilmek adına ne yapacağız/yapabiliriz?
Öncelikle kendimizi değiştirerek işe başlayabiliriz.
Nasıl mı?...
Önce makul ve mantıklı beklentiler dışında, fazla talepkar olmamalıyız.
Biz nasıl ki başkalarından beklenti içerisindeysek, başkalarınında bizlerden beklentilerinin olduğunu asla unutmamalıyız. Yani aradaki dengeyi tutturmalıyız.
Dengeleri tutturmaya çalışırken; olumsuzları ve olumsuzlukları, olumluya çevirmek adına elimizden gelen her türlü çaba ve gayreti göstermeliyiz.
Biz de bu çaba ve gayreti gösterecek güç vardır
Unutmayın ki mutluluk ve mutlu olabilmek adına gereken her şey bizim elimizde.
Yeterki ne olduğumuzun ve neler yapabileceğimizin farkında olalım.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |