|
|||
MEVZUAT HAZRETLERİ! | |||
MUSTAFA IŞILDAK | |||
m.isildak02@gmail.com | |||
MEVZUAT HAZRETLERİ! Bir kurumda haklı bir işiniz olur, gidersiniz, ilgili memur çok iyi niyetlidir, elinden gelen her olanağı kullanarak işinizi yapmak, sorununuzu çözmek ister, lakin en sonunda, “Doğrusunuz ama mevzuatta şöyle bir hüküm var, o nedenle bizim kurumun yetki alanına girmez.” Denilerek gerisin geriye yollanırsınız. Bu kez tavsiye üzerine veya yetkili olabileceğini düşündüğünüz diğer bir kuruma gidersiniz, maalesef aynı cevabı alır, yine gerisin geriye yollanırsınız. Bu handikap öyle devam eder ve sonunda başladığınız noktaya dönersiniz. İsyankâr bir ruh hali içindeyseniz eğer, devlete isyan edersiniz, hatta içinizden de olsa kötü sözler söyler, kahvehane köşelerindeki sohbete meze yaparsınız. Yok, eğer munis bir ruh hali içindeyseniz “Allah kerim elbet başka bir yol bulunur” veya bilmem kaç kere gidip gelen bir eski Cumhurbaşkanımızın siyaset kitaplarına kazınmış ünlü deyimiyle “Meşruiyet içinde çare tükenmez” der, Konfüçyüs’ün deyimiyle de karanlıktan şikâyet etmektense kendiniz için bir mum yakmış olmak için çözüm aramaya devam edersiniz. İşte geçen günlerde böyle bir olay yaşadım: Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Polisinin, meğerse ellerindeki emlakçılar listesine göre yönlendirdiği İran uyruklu iki mültecinin, eşyalarının bulunmaması ve maddi yetersizliklerinden dolayı, “ev kiralayacak durumda olmamaları”nı anlayınca geceyi dışarıda geçirmemeleri ve böylece konuksever millet olduğumuzu bir kez daha göstermek adına birey olarak çaba gösterdim. Nasıl olsa her şey devletten beklenemez, “bana ne?” denemezdi, Mülteciler Hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açıktı. Kaçak veya suçlu da olsa, suçsuz da olsa uyruğu ne olursa olsun her insanın barınma hakkı vardı. Ve devlet bu hakkı sağlamakla yükümlü idi. Ellerinde Emniyet Genel Müdürlüğünün 3.10.2013 gün ve 29969–164461 sayılı yazılarını zikreden tutanağı da vardı. Günahları sevapları kendilerine ait idi. Hepsinden önemlisi düşmez kalkmaz bir Allah’tı… (Bu yazıyı okuyan bazı dostların benim için ‘bu adam yine hümanistlikten vazgeçmemiş!’ dediğini duyar gibiyim!) Öncelikle Adıyaman’ın 9’ncu ilçesi(!) konumuna gelen on bin nüfuslu Suriyelilerkent’te birkaç günlüğüne de olsa barınıp barınamayacaklarını ilgililerden sorup araştırdım, karşımıza “mevzuat!” çıktı. Bu kez, bayanın Kadın Sığınma Evi’nde, erkeğin ise Polis Evi’nde barınması için çabaladık, yine karşımıza “mevzuat” çıktı. Belediyenin huzur evi de kapatılmış olduğundan sonuçta Allah razı olsun, bir kamu kurum müdürünün onayı ile iki günlüğüne de olsa misafirhanede kabul edildi. Yabancılar Polisini sonuçtan bilgilendirdim. (Güvenlik yönünden mülteciler ve misafirhane adını buraya yazmıyorum.) Böylece gariplerin geceyi dışarıda geçirmelerinin önüne geçilmiş oldu. Mültecileri sonradan görmedim ama sağ olsun “valiliğe layık” Vali Yardımcısı Murat Süzen’in girişimleriyle bu sürenin uzatıldığını da duydum. Duyarlılık gösterip ilgilenenlerin, emeği geçenlerin hepsine çok teşekkür ediyorum. “Bir musibet bin nasihatten evladır.” Derler ya, gerçi ortada bir musibet yok ama bu olay Adıyaman-Suriyelilerkent’in bir bölümünün Suriyeli olmayanlar için Göçmen Sığınma Evi olarak tahsis edilmesi veyahut aynı işlevi görecek bir misafirhanenin ihtiyaç olduğunu gösterdi. Ki ancak bu halde Yabancılar Polisi mültecileri kiralık ev veya barınacak yer bulmaları için göndermek yerine Batı Avrupa ülkelerindeki gibi devletin denetimi altında hemen bir Göçmen Sığınma Evine yerleştirebilsin. Böylece mevzuat hazretlerinin önü de açılabilsin! Bizden söylemesi…
Mustafa Işıldak www.mustafaisildak.com.tr 0532–422 95 28 m.isildak02@gmail.com 4.11.2013 Adıyaman’da Bugün Gazetesi
|
|||
Etiketler: MEVZUAT, HAZRETLERİ |
|