KIRSAL-KENTSEL DEĞİŞİM İÇİNDE BOCALAMAK
Güle, eğlene şehre gidilen yollarda, artık taksi, otobüs gibi araçlar gidip gelmeye başladı.
Köy odalarında yapılan köylü sohbetlerinin ve güreşlerinin yerini, bilgisayar oyunları, WCD ekipmanları gibi değişik alternatifler yer aldı.
İnsanlar sabah namazından sonra zevkle, büyük bir istekle ve tatlı, olağan bir yorgunlukla çalışmaya giderlerken, şimdi teknolojik imkânlar sayesinde gündüz geç vakitlere kadar yatmaya başladılar.
Diri ve zinde olan bedenleri zamanla uyuşmaya ve hantallaşmaya başladı. Artık güneşe çıkıp çalışacak güven ve cesareti bulmamaya başladılar.
İşin en ilginç yanı da; “Artık gençlerin gözleri açıldı!” diyorlar. Belki iyi, belki kötü düşüncelerle gözleri sürekli bulundukları yer dışındaki farklılıkları görmeye özendiler. Olur olmaz sebeplerle ailelerden ayrılmalar başladı. Bunun neticesinde çok da hoş olmayan, bazı istenmeyen sıkıntılar baş göstermeye başladı.Gurbetlik arttı.Büyükler unutuldu, kırsalda yalnız başlarına kaldılar.
Teknolojik imkânların vermiş olduğu bazı sebeplerden, gençler daha güzel, daha farklı olmak uğruna, yeniliklere sahip olmak uğruna, yüreği pır pır olan gençler, şehrin şaşalı görüntüsüne aldanınca evden uzaklaşmalar başladı. Mevcut toprakları ekip biçmek için, insan gücü sıkıntısı çıktı ortaya. Ekilen birçok yer de, kolay kazanılan hazır paranın rehavetiyle, zamanla ekilemez oldu. Tabi ki bu da, zamanın vermiş olduğu bir değişimdi.
Köylerde sadece ihtiyarlar, kadınlar ve ufak çocuklar kalıyordu.
Kendilerine yetmemekle birlikte, ekilip biçilebilen tarım arazileri de sanki dinlenmeye bırakılmıştı.
İşte bu güzelliklerle bezenmiş olan o şirin köylerde, o güzelim değerlerden artık eser kalmamıştı.
Artık köyde de şehir tipi özellikler etkinliğini baş göstermişti.
Artık doğanın mevcutları dışında geçmişin o şirinliğini anımsatacak pek bir şey kalmamıştı.
İşte zamanın, zamanla değiştirdikleri...
İşte o şirinim köyde de; zaman değiştirmişti o güzelim değerleri, edinimleri...
İşin enteresen yanı nedir biliyor musunuz?
Artık köyümün insanı da şehirleşmişti.
Belki değişmeleri gerekecekti. Gayet doğal ve olağandı. Önemli olan kendi iç dinamikleri içinde fazla aşırıya kaçmadan, mevcut değerlerini kaybetmeden, teknolojik gelişmelerin çarkında ezilmeden, gayet güzel bir düzen ve intizam içinde dişlilere uyum sağlayarak zamanla beraber gelişmesini tamamlamalıdır. Bunu yaparken de kendilerini kaybetmeden, toplumsal dinamiklere ve sosyal kural ve kaidelere bağlı kalmalıdırlar.
Yerlerinden-yurtlarından çıkarken, kendini kaybetmeyip, şehrin şaşalı yapmacık, göz boyayan ışıklarına aldanarak, karanlık dehlizlerde kaybolmamalıdır insan.
Ne yazık ki artık kırsal kesim insanımızda, şehir keşmekeşi içerisinde lâyık olduğu yere gelememekle birlikte, kendisini de bir türlü ifade edememektedir.
Bilinmezlikler içerisinde, onlar gibi yaşamaya, onlar gibi gülmeye, eğlenmeye, hareket etmeye...başlıyorlar.
Sadece şehirleşmiş gibi görünüyor ve hareket ediyorlar.
İlginç olan da nedir biliyor musunuz?
Kırsal-kentsel değişim içinde bocalıyorlar.
Aslında ne şehirli olabiliyorlar, ne de köylü olabiliyorlar.
İkilem içerisinde bocalayıp duruyorlar.
Artık, gülsem mi, ağlasam mı?
Artık, sevinsem mi, üzülsem mi?
Karar veremedim....
Haksız mıyım?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |