KİM BU ACEMİ(!) MİLLETVEKİLİ?
Son milletvekill seçiminde aday olduğumda okuduğum kitaplardan biri de ‘Acemi Milletvekilinin Ankara Anıları’ idi. Seçilme yaşının on sekize indirilmesinin tartışıldığı şu günlerde kitaba tekrar göz attığımda önemli gördüğüm kısımların altını çizdiğimi gördüm. Önemsiz gördüğüm satırların altını çizseymişim eminim daha az mürekkep harcarmışım meğer!
Çoğu duvar yazısı kıymetindeki sözleri ifade eden, kendi deyimiyle “acemi!” oysa gerçekten usta, usta olduğu kadar da 22. ve 23. dönem milletvekilimiz Husrev Kutlu gibi karnından konuşmadığı anlaşılan milletvekilinin kaleme aldığı bu kitaptan seçtiğim kısa bölümleri aşağıda birlikte okuyalım:
“Çalışma hayatı, insan hakları,Avrupa Birliği, demokratikleşme gibi ‘fuzuli’ işlerle ilgilendim. Siyaset profesyonelleri beni saf ve enayi buldular. Bazen kızdılar, bazen ciddiye almadılar. Ama sıradan vatandaşlardan pek çok teşekkür aldım. ‘Hiç milletvekiline benzemiyorsun’ lafını profesyoneller hakaret diye, vatandaşlar ise iltifat diye söyledikçe çok mutlu olurdum.”
…
“Ankara egemenlerine insan hakları ve demokratikleşme anlatmak, bir deveye bale öğretmek kadar zor. Buna rağmen yüzlerce, binlerce insan bunun için canla başla uğraşıyor. İşkence görüyor, hapis yatıyor, işini kaybediyor; ama yine de en halisane şekilde uğraşıyor. Bunlar Türkiye’nin gerçek yüz akıdır. Bu günün toz dumanı geçince, yarın Türkiye bu insanlarla gurur duyacak.”
…
“Ben milletvekili olarak Ankara’ya güya ülkeyi yönetmek üzere gittim. Ama Ankara beni yönetti. Çünkü siyasi Ankara, öyle bir tiyatro sahnesi ki, oyunun broşüründe oyun yazarlığından rejisöre ve başrole kadar her yerde sizin adınız yazılı, ama aslında her şeyi başka birileri yapıyor ve siz sadece figüransınız.Milletvekili olarak davul sizin boynunuzda, tokmak ise başkalarının elinde.”
…
“Evet, Türkiye’yi sizin bilmediğiniz, görmediğiniz, tanımadığınız, seçmediğiniz insanlar yönetiyor.Yani seçilmişler değil, atanmışlar. Asıl iktidar ve yetki onlardadır. Ama onlar görünmezler. Vitrinde başkaları vardır ve bedeli de bunlar öderler.”
…
“İngilizce’de hoş bir laf var, ‘gerçeğin çok yüzü vardır’ derler. Özellikle sosyal ve siyasi olaylarda çok doğru bir laf. Gerçek kocaman bir fil, bizler de fili tarif etmeye çalışan körleriz.Hepimiz bir tarafını tutup fili o zannediyoruz. Oysa fil bunların hepsinin toplamı. Herkes kendi bildiği kendi gördüğü kadarını anlatıyor.”
…
“İyi yetişmiş, meslekli ve çaplı insanlar siyaseti kirli sanıyorlar. Siyasete girip kirleri temizleyecekleri yerde, uzak kalıyorlar ve ‘ben siyasetten anlamam’ diye övünüyorlar.
Oysa siz siyasete girmeyince o yerler boş kalmıyor. Fizikte olmadığı gibi, siyasette de vakum yok. Sizin girmediğiniz yere başkası giriyor. Ve bu başkası genellikle sizden daha iyisi olmuyor. Siz siyasete girip bahsettiğiniz kirleri temizlemeyince kir yerinde kalıyor. Hatta artıyor. Sonra da aynı şikâyete devam ediyoruz.”
…
“Siyasetten anlamıyorsanız bile mutlaka bu kitabı okuyun ve mutlaka siyasete gelin. Biz anlayanlar siyaseti bu kadar batırdığımıza göre, her halde siyasetin şimdi siz anlamayanlara ihtiyacı var. Bizim bozduğumuzu belki siz düzeltirsiniz.
Ey bu ülkenin yetişmiş,birikimli, meslekli ve üretken insanları… Ey gençler… Ey kadınlar… Ey ‘yeryüzü ölçeğinde’ özgür, zengin, tok, mutlu ve umutlu yaşamayı kendilerine ve Türkiye’ye layık görenler… Lütfen siyasete gelin ve ülkeyi biz ‘Ankara’siyasetçilerinden kurtarın. Siyaseti yetişmemiş, birikimsiz, mesleksiz, dedikoducu ve ‘devletçi’ kalabalıkların geçim kapısı olmaktan çıkarın; meslekli, hünerli ve ‘milletçi’ insanların beyinsel üretim alanı yapın. Ankara mediokrasisini yıkıp Türkiye demokrasisini kurun.
Bunu yapmayacaksanız, o zaman hiç şikâyet etmeyin. Eleştirdiklerinize razı olun… Yani yoksulluğa, yolsuzluğa, demokrasisizliğe razı olun. Çapsızlığa razı olun. ‘Bize’ razıolun.”
1999'da Anavatan Partisinden İstanbul Milletvekiliseçilen Emre Kocaoğlu’nun yazdığı kitap böyle devam ediyor…
Bakalım siyasi partiler, seçilecek 18 yaşındaki gençler kadar diledikleri adayı özgürce tercih etmeleri konusunda seçenlere de güvenebilecek mi?
Yoksa 1991’den sonra seçmen iradesine konulan ipotek Kocaoğlu’nun da vurguladığı gibi devam mı edecek?
İzleyip göreceğiz…
Mustafa IŞILDAKwww.mustafaisildak.com.tr
0532–422 95 28 m.isildak02@gmail.com
31.10.2012 Adıyaman’da Bugün Gazetesi |