İnsanız Madem!..

Birileri, birileri için olmadıklar fırıldaklıklar yaparak, yaranmaya çalışarak,  güya yüreklere sürur, kalplere huzur verdiklerini düşünüyorlar.

Birilerine yaranayım derken, birilerinin de tepkisini ve nefreti kazanıyorlar da farkında değiller.

Hâlbuki, insanlar içinde, insanlardan bir insan olmalı insan… Öyle değil mi?

*

Memleket yolgeçen hanına dönmüş.

Gelen, geçenin haddi hesabı yok!

Bu memleket o kadar da sahipsiz değil.

Ülkenin durumu o kadar da iç açıcı değil.

Bu ülke üzerinde çokça karabulutlar dolaşıyor muş muş!

Ülkenin son durumunun çok vahimmiş gibi göstermekten geri kalmıyorlar.

Güya, “devlet malı deniz”miş.

O yüzden, bu denize olta atan atana!..

*

Küçük menfaatler için, büyük menfaatler kazabilmek ümidiyle en yakın arkadaşını bile gammazlamaktan geri kalınmıyor.

İnsanların da GDO değişmiş gibi…

İnsan insana benzer yanı kalmamış, yazık diğer canlılara…

İnsan, insanlarla, insanca sofralarda, beraber yemek yediklerini hiç mi hiç düşünmüyorlar.

Kimin içinde ve varsa o dışarı yansıyor demek ki!

*

İnsanların mahrem yerleri, yaptıkları ve konuştukları elbette vardır.

Bunun inkârı, varlığını inkârdır.

Bu mahrumiyetler, bazen öyle zamanlar da tezahür ediyor ki, vay sahiplenenlerin haline!

Aslında ateşten gömlek olsa, kimse alıp da giymiyor.

Ateşin koru zaten kendilerini yakmış, giymeye ne hacet!

Ama unutmayın, ateşi harlandıran rüzgârın kuvvetidir.

İnsanların en çok korktuğu rüzgârlar, saklı yerlerini açan rüzgârlardır! Biline!...

*

Gerçekler her zaman çok, zor ve acı olmuştur.

Gerçekler, bazen gün yüzü görmekte zorlanmıştır.

Bazen kurşun gibi sekip giderken yanından…

Bazen de dağ gibi büyümüştür, belki de kalmışsındır altında…

Ancak, şunu artık iyi anlayın, belleyin.

Olanlar ve olaylar öyle büyür ki, artık mızrak çuvala sığmaz olur.

*

Haksızlık bir sana mı olduğunu düşünüyorsun?

Dünyada haksızlığı uğramayan canlı var mı ki!..

O zaman insan olmanın ne anlamı kalır.

İnsan dediğin, aslında haksızlığa uğramalı.

Uğramalı ki hakkın ne olduğu anlaşılsın.

Önemli olan, haksızlığa karşı ses vermektir.

Çünkü “haksızlığa ses çıkarmayanlar dilsiz şeytandır?” değil mi?

*

Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk nerde varsa, bilin ki orada karışıklık vardır.

Bilin ki orada haksızlık, adaletsizlik vardır.

Siz neredesiniz, biliyor musunuz?

*

İnsan varsa bir yer de orada mutlaka bir ateş vardır.

Sen ne kadar sakınsan da, dumanı seni ele verir.

Pacası olan bir yerden duman eğri çıkmaz bilesiniz!

O yüzden, kendinizi asla ateş gibi harlanmış görmeyin.

Her ateş sönmeye mahkûmdur!

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com