İnatçı Keçi Gribi
Ortaya çıkan gripleri hayvanlara mal ede ede hayvan bırakmadılar. Şu hayvan gribi, bu hayvan gribi, derken en son bir de keçi gribi çıkardılar başımıza.
Keçilerin ne kadar inatçı olduklarını bilmeyeniz yoktur.
Hani köprü üstünde karşılaşırlar da; biri diğerine yol vermediği için, ikisi de köprüden aşağıya düşerler. Bu inatçılığı gribe uyarlayan, bu işin erbabı ülkeler; yine insanların sağlığıyla oynayacakları bir taraf buldular.
Öyle inatçı bir virüs ki bir türlü ilâç etki etmiyor. En azından kendimden biliyorum. Özellikle yaşlıları ve çocukları aşırı etkileyerek çok zor durumlara düşürmektedir.
Kuru bir öksürük-aksırık-hapşırık ve yüksek ateşle ortaya çıkan, bir an da insanı halsiz bırakan, ancak dinlenmeyle geçebilen çok inatçı bir yapıya sahip olan bu virüs, yine gündemi epeyce meşgul edecek görünüyor.
Havaların son günlerde kuru geçmesi, hava da nem bırakmadı ve mikroplar rüzgârın da etkisiyle insanlar arasında dolaşmaya ve huzursuz etmeye başladı. Normalde grip virüsleri bir hafta da geçerken, nedense bu keçi inatçılı virüsün ancak 21 gün gibi bir sürede geçtiği söyleniyor.
Doğrusunu isterseniz keçilerin inatçı olduğunu biliyordum; ama başa gelmeyince da inatçılığın bu kadar etkili olduğunun farkında olamıyor insan.
Tam 3. haftasına girecek olan bu baş belâsı virüsle savaşmaya devam ediyorum. Belki bünyemin kuvvetli olması ve ayakta kalmam gerektiğinden olsa gerek, bir şekilde atlattım. Aile fertleri birer birer yakalanmaya başladılar. En çok da küçük oğlum çok etkilendi. Aşırı ateş ve öksürükle başlayan huzursuzluk, nihayet acilde son buldu. İğne, şurup, hap derken yavaş yavaş ancak kendine gelmeye başladı.
Ev âdeta bir Aktar’a döndü. Hangi türden bitki kurusu istersen var. Şu televizyonlar var ya, bize etmediklerini bırakmıyorlar. Haber programları dâhil olmak üzere, sağlık programlarına çıkan sözde konusunda uzmanlar ve bitkiyle tedavi eden Herbalistler’den hangisine inanacağımızı şaşırdık. Birileri sakın ilâçsız yollara tevessül etmeyin derken, diğerleri bu virüslere ilâcın tek başına yeterli olamayacağını, ancak bitkisel bir takım desteklerin da faydalı olabileceğini söylüyorlar. “Denize düşen yılana sarılır” misali, kim ne derse yapmaya çalışıyoruz.
Doktorlara bakarak ilâçlara, Herbalist’lere bakarak bitkisel yöntemlere yönelmeye başladık.
Evler bir taraftan eczanelere, diğer taraftan Aktar’lara dönmeye başladı. Artık şaşırdık, ne yapacağımıza karar veremez durumdayız. Zaten bir taraftan hasta yanımızı iyileştirelim derken, diğer taraftan uyumakta olan mevcut bit hastalık virüsünü uyandırarak, farklı hastalıklarla karşı karşıya kalıyoruz.
İnsanlar çalışmak zorunda olduklarından, dolayısıyla keçi gribi addedilen virüste bulaşıcı olmaktadır. Tokalaşma ve öpüşmeler sonucunda başkalarına da bulaştırılabiliyor. Ne kadar uğraşırsan uğraş, ne kadar ilâç kullanırsan kullan, ne kadar bitkisel çaylar içersen iç, illaki son demini bulmadan iyileşmen mümkün değil. Ne yaparsanız yapın, galiba en az 3 hafta çekeceksiniz demektir.
Vay keçi inatlı virüs vay! Bizi yatağa bir düşürmediğin kalmıştı. Onu da becerdin ya!.. “Helâl olsun sana keçi sakallı hayvan, seni bu duruma getirenler utansın!” ne diyelim.
Dua edelim de; bir an önce kar ya da yağmur yağsın da, senin de şu keçi inadından kurtuluruz inşallah.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |