Her Şey Çocuklarımız İçin Değil mi?
Bugün Cuma. Canlarımız, kanlarımız, ciğerlerimiz ve geleceğimiz, çocuklarımızın karne alma günü.
Karnelerin dağıtılmasıyla iki haftalık eğitime ara verilecek.
Kimi çocuklar üzülecek, kimi anne- babalar üzülecek.
Kimi çocuklar sevinecek, kimi anne- babalar sevinecek.
Gerçi bir haftadır sonuçlar belliydi. Yani bir hafta öncesinden kimileri üzüldü, kimileri sevindi.
Yurdumun birçok yerinde, öğrenciler için hava muhalefetiyle olumsuzluklar meydana getirmiş durumda. Büyüklerin sabahın erken vaktinde gitmekte zorlandığı anlarda bile; yavrularımız, yarı uykulu, dağınık vaziyette, tıpış tıpış okula gittiler.
Evet, eğitim kısa bir süreliğine de olsa sona erdi.
Sınavlar bitti, notlar verildi.
Öğrenciler, 2 haftalık bir hava olumsuzluğundan uzak kalacaklar.
Eğitime ara verilmesi, biraz endişeli gibi görünüyor. Bu endişenin oluşmasında, karnedeki notların büyük bir katkısı ve etkisi var. Aileler ve öğrenciler, o kâğıt üzerindeki yazılanları gereğinden fazla önemsediğinden; çoğu zaman aralarına soğukluk girmesine sebep oluyor.
Her çalışmanın bir göstergesi var, bir ölçüsü ve puanlaması olacağı muhakkak. Bunun sonucunda takdir, teşekkür, belki de psikolojilerinin bozulmasına kadar gidebilecek ders ve bilgi orantısızlığını ön plana çıkaran neticeler olmaktadır.
Alınan eğitimle, derslerdeki orantısal olduğu söylenen karne notlarına göre; alınan teşekkür, takdir, belki de iftihar belgeleri, çocuklar arasındaki eğitim derecesini her zaman pozitif olarak yansıtıyor mu acaba?
Bu belgeleri alamayan çocuklar için, aile-çocuk veya çocuk ile arkadaşları arasında ödüllendirme mi, yoksa cezalandırma mı olarak yansıyor?
Alınan belge karşılığı, ödüllendirme- cezalandırma, moral-motivasyon bozukluğu olarak kendini gösterdiği zaman; olumsuz anlamda bu işi becermediği düşünecek olmasıyla ya da daha çok çalışacak olmasıyla, çalışkanım diyerek dersi bırakacak olmasıyla, bir şekilde içine kapanacak olması sonuçları, nasıl değerlendirilecek?
Belge üzerinde çocuklarımızı takdir ediyoruz, teşekkür ediyoruz ya da kızıyoruz.
Çünkü belgeler öyle diyor. Bizi öyle davranmaya zorluyor gibi…
Çocuklarımız, kendini ya çok değerli veya çok değersiz görmesine sebep olan bu ödül mantığı ne kadar çocuklarımızın faydasına?..
Bu belgeyi almayan çocuklar, gerçekten başarısızlar mı?
Eğitim sistemi aynı olmasına rağmen; bir okulda başarılı olan öğrenci, başka bir okulda vasat olabilmektedir.
Bir okulda takdir veya teşekkür alan bir öğrenci, başka bir okulda alamayabiliyor.
Çocuğun başarısı okuduğu okula, sınıfa, arkadaş çevresine, öğretmene göre de değişiklik arz edebiliyor.
Karnedeki kötü notlarına olanların, canına kıymayı bile düşündüklerini biliyoruz.
Bu, okulların veya öğretmenlerin kötü olduğu anlama gelmez elbette.
Belgeli çocukların, belge alamayanlara dalga geçmelerini engellemek gerekir.
Okul önlerinde ya da sokakta karne alanlar, aldıkları belgelerle birbirlerine nasıl davrandıklarını çoğu zaman şahitlik etmişimdir. Eminim ki sizler de bu türden olanlara şahitlik etmişsinizdir.
Bir şekilde bunun önüne geçmeliyiz.
Hiçbir çocuğumuz tembel, bilmez, anlamaz değildir, yeter ki onları çalıştırmayı bilelim.
Önemli olan sadece belge alamayan çocuklarımızın mutsuz olmasını engellemektir.
Bu engelleme de sorumluluk anne-baba-öğretmen, hâsılı hepimizde var, ona göre…
Malum, her şey çocuklarımızın için değil mi?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-rtan@hotmail.com |