Güzel Bir Dosttu Yasin YÜCEL
Ölüm denen mutlak son, insanın çaresiz olduğu bir andır. Yapacak bir şey kalmıyor. Aciz duruma düşüyor ve acziyetinden başını önüne eğip, kabullenmekten başka bir şey yapamıyorsun. Ancak ve ancak dua edebiliyorsun.
İki gün önce işinin başında olan o sağlıklı insan bir anda artık yok.
Ölümün bir son değil, aksine ebedi hayata bir başlangıç olduğuna inanan biriyim. Ancak böylesine sevilen bir dostun ani aramızdan ayrılması; insanı ziyadesiyle üzüntüye gark ediyor. “Küllü nefsin zâikatüƇ-mevt" (Ali İmran 3/185) Evet, “hepimiz ölümü tadacağız.” Henüz emekli olan, ailesi ile birlikte mutluluğu yaşayan genç bir dostumuzun ani ölümü insanı sarsıyor. Ölümün insanları, sevenleri bir araya topladığını bir kez daha müşahede etmiş olduk. Her ölümden sonra, bir kez daha, bir kez daha yaşantımızı gözden geçirmekten, düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Biliyoruz ki ölümün yeri, zamanı, mekânı ve mevsimi yoktur. Ölüm, yapılacak işin gücün var demez, ailen var, dostun, sevenin var demez.
İşte Yasin YÜCEL o dostlarımdan biriydi. Daha birkaç gün önce görüşmüştük. Hasbihâl etmiş, şakalaşmıştık. Ta ki başka bir kadim dostum Şerif telefon ederek, Yasin’i bir kalp krizi sonucu kaybettiğini söylemesine kadar, o sıcak dost muhabbetimiz sıcaklığını koruyordu. Oldum olası teknoloji nimeti olarak bilinen telefonların her çalmalarında olumsuz haberler alacağım diyerek huzursuz olmuşumdur. Huzursuz olmam, bir kez daha beni haklı çıkarırcasına bir dostun kara haberini vermişti.
O an da insan ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyor/ bilemiyor. Bugün varsın, yarın yoksun. Ölüme alışmak gerekir, ancak böylesine bir dostun bırakıp gitmesi de insanı derinden duygulandırıyor ve üzüyor. Tabi genç yaşta, halen yapılacak işi olan sevdiğiniz dostlarımızın ölümüne nasıl alışacağız? Vallahi zor geliyor.
Belki çocukluğumuz değil; ama gençliğimiz, en hareketli dönemimiz ve bu güne kadar olan dostluk, arkadaşlık, kardeşlik bağımız ve irtibatımız kesintisiz devam ediyordu.
Artık bundan sonra o dostluk çemberinde bir halka eksik olacaktı. Birlik ve beraberlik dayanışmasından oluşan bulmacanın bir parçası eksik kalacaktı. Oluşan o şen şakrak ortam, artık dostumuzun taziyesinde; bir keder, üzüntü ortamında toplanmayla yer değiştirmişti. Keşke böyle zamanlarda toplanıldığı gibi, sair zamanlarda da aynı tablo oluşturulsa daha iyi olurdu. Sonuçta her şeyi bırakıp gidiyoruz. Hiç bir şeye değmiyor.
Nafaka derdi, ailevi problemler, çoluk çocuğun sıkıntıları, bir takım sağlık problemleri nedeniyle istenilen birlik be beraberlik oluşturulamasa da, bir araya gelebilmeli ve süreklilik sağlamaya çalışmalıyız. Çoğu zaman olduğu gibi, sonuçta devam eden ve bitmeyecek görünen dostluklar kesintiye uğrasa da... Araya dostların ölüm haberleri girse de daha çok dostlukların perçinlenmesine vesile oluyor/olacak kanaatindeyim. Bırakılan yerden devam edecek ortamlarda, aramızdan ayrılan dostların hep adları, dostlukları, yaşanılanları hep yâd edilecektir.
Bundan sonra paylaşılacak dostluklarda, göz/gözler hep seni (Yasin’i) arayacak olsa da; kulaklarımız sesini duyar gibi, yüreğimde, dudağımızda ve sohbetli konuşmalarımızda hep olacaksın. Hep “o da burada, o da şurada otururdu, o da şunu söylerdi, şunu anlatırdı” diyeceğiz, tek avuntumuz, tesellimiz ve inancımız budur. Yokluğuna alışmak zor a olsa da, uhrevi hayatta, tekrar ve ebedi olarak kavuşabilme inancımız gereği hep yüreğimizde yaşayacaksın, hep sözlerimizde olacaksın, yapılan sohbetlerimizde hep aramızda olduğunu bilesin dostum.
Dostlar sevgiyle, anılarla, yaşanmışlıklarla yüreklerde yaşatılmalı bence. Hep gitmiş olduğun yere bizim de gelebilme ve buluşabilme ümidiyle, sana olan sevgi ve muhabbetimiz hep diri, hep canlı olacaktır ey güzel insan.
“İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun” (Biz Allah’ın(c.c) kullarıyız, nihayet “O”na döneceğiz. Bakara suresi 156. âyet-i kerimesi ne inanmış olarak, elbet geldiğimiz yere, ebedi olarak geri döneceğiz.
Evet, o bizim arkadaşımız, dostumuz, sırdaşımız ve de kardeşimizdi. İnandığımız İslami müjdeler doğrultusunda biz inanıyoruz ki her muttaki, her mümin gibi bu kardeşimiz Yasin’i de cennete uğurladık. Rabbim kabrini pür nur, makamını cennet eylesin, rabbim taksiratını sevaba tebdil eylesin.
Geride bıraktığı kederli ailesine ve biz sevenlerine de sabırlar ihsan eylesin. (Âmin)
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |