Futbol, Futbol Olmaktan Çıktı
Malum, futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz. Hayatın tek gerçeğinin futbol olduğu dikte ediliyor bizlere.
Her yerde dünyanın tek ilgi alanı futbolmuş gibi bir olumsuzlukla uyutuluyoruz galiba.
Ülke olarak birçok krizin eşiğinden geçiyoruz. Görünen o ki ne ekonomik kriz, ne terörün artışı, ne şehitlerin artması, ne doğal afetlerin ve ne de depremlerin olması… kimseyi futbol kadar ilgilendirmiyor.
Futbolun o dayanılmaz hafifliği karşısında; güçler, kuvvetler, nefretler, acılar gibi daha çok şeyleri, bir an da unutuluveriyor.
Galatasaray-Fenerbahçe maçı mı oynanıyor; boş acıları, kederleri, ıstırapları…
Beşiktaş’la bilmem hangi takım mı oynuyor; zevk, neşe, sevinç hat safhada…
Milli maçlar mı var; boş ver trafik kazalarını, boş ver yanan yürekleri, boş ver yangın yeri olan aileleri, boş ver annesiz-babasız, öksüz-yetim kalan çocukları…
Futbol her şeye ilaç, her şeye merhem; narkoz gibi kendinden geçirici, uyuşturucu gibi bağımlısı olmakta…
O kadar çok felaketler yaşıyoruz, o kadar çok mağduriyetler yaşıyoruz ki; hiç biri olumlu ve olumsuz anlamda bizleri futbol maçı kadar etkilemiyor. Bu gün gibi aşikar ve bilinen bir gerçek..
Tüm bunlar olurken; neler oluyor, neler yaşanıyor, kimin eli kimin cebinde, kim kimden ne kadar ve nasıl faydalanıyor muallak, futbolseverlerden uzak ve bilinmeyen bir muamma.
Aylardır bir şike iddiası gündemi meşgul etmeye başladı. Gazetecilerin deyimiyle; gündeme bomba gibi düşen futbolda şike iddialarıyla ilgili sayılamayacak derecede çok söylenti aldı başını gidiyor. Nereye gider, ne kadar gidecekse…
Özellikle 1990 yıllarından sonra ticarileşerek itibar kazanan futbol sektöründe şike iddialarıyla oluşturulan gündemler sayesinde, hem gazeteler pirim yapıyor, hem de televizyon kanalları. Cebimizden çıkan da işin cabası… Meraklı bir yapımız da var ya! Ekranlara bağlanmış gibi, başından kalkamaz olduk.
Kendimizi mi kandırıyoruz, yoksa en çok sevilen ve de nefret edilen futbolun dayanılmaz gücüne mi yeniliyoruz, yoksa bu işin erbaplarınca uyutuluyor muyuz?..
Adaletli, kural ve kaideleri, kişi ve kurumlar gözetmeksizin uygulanan istikrarsız yönetimler, cebimizdeki paralarla bizleri uyutmaya, uyuşturmaya başladılar. Sahip olduğumuz birçok değeri yerle bir ederek…
Bulundukları görevde, hak, hukuk ve adaletli olunduğu müddetçe; başarısızlıktan, şikeden, yanlışlıklardan bahsedilemez. Herkesin bildiği gibi haksız kazanç edinen kişilerin düşünceleri, tarzları ve dünyaya bakış açıları gelip geçicidir, ancak kalıcı olan adalettir.
Sistemin işleyişi, adaletli olmadığı sürece; insan siyasi, ahlaki, sosyal yapı, makul ve mantıklı bir düşünceden bahsedilmez. Esas olan, adalet gerektiği zaman; hareket yeteneğini kaybetmemesi ve siyasal düşünceye bağlı olmamasıdır.
Tüm dünyada, Türkiye’de olumsuz örnekleri olmasına rağmen, birçok ülke de bu işi çözmüş ve futbolu, spor amaçlı, şike denen söylentilerden uzak yapmaktadır.
Futboldan başka sporların da var olduğunu düşünen, tanıyan, uygulayan bir toplum oluşturmak mümkün değil midir? Ne dersiniz?
Kulüpler şirketleşebilir. Gayet doğaldır. Seyredenler için zevkli olduğu kadar, kulüp sahipleri de medya yayın hakları, bilet satışları, oyuncu lisansları, markalaşma, basılan emtianın satışı ile bu yatırımlarından elbette kâr elde edeceklerdir.
Önemli olan milyonlarca fanatik taraftarı olan bu sporun, güçlü politik kimlikleri kazanan, itibar, dokunulmazlık kazanan kulüp başkanları ve yönetimleri; son zamanlarda ortaya çıkan denetimsiz finansal alanların ve yanında gelen dokunulmazlık, göz kamaştıran suç örgütleri haline gelerek, futbolseverlerin zevkleri hiçe sayılarak, insanların sırtlarından fahiş, haksız kazançlar sağlayarak yükselmemeleridir. Yoksa yapılan şike skandallarıyla, resmen halkın parasını çalmaktır.
Aksi takdirde futbol bir oyundan çok, haksız bir kazanç alanı olacaktır. Bu da beraberinde şikeyi, tutuklamaları, haksızlıkları ve usulsüzlükleri, insanlar harcanmasını gayet doğal hale getirecektir.
Haksız mıyım?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |