Ne Kadar Düşüneceğine Siz Karar Verin
Birbirine yaslanmış olarak yaşamlarını idame ettiren hayvanların yanında, neden insanlar birbirinden bağımsız olarak, görmezden gelerek yaşamaya gayret ederler. İnsan hayatında ıskaladığı, uzak kaldığı insanları veya sonraya ertelediklerini görünce üzülüyor.
İnsan, derinden düşüncelere sevk eden bu uzak kalmaları ve ertelemelerin ne kadarını düşünüyor, düşünebiliyor.
Hayatımızda verilen sözler,
Ertelenmiş düşler,
Yerine getirilmiş veya getirilmesi süreklilik isteyen bir takım sorumluluklar,
Sürekli çalan telefonlar,
Sevgisiz, saygısız, tahammülsüz ve hoşgörüsüz yaşamlar ve yaşanmışlıklar,
Sonları ve sonuçları tahmin edilmeyen sayısız ayrıntıyla dolu olan bir hayat…
Tüm bu ayrıntılarla dolu bir boşlukta çabalayıp dururken, aynı gürültü ve patırtının içinde çabalayan biz insanlar…
Birileriyle hayatı, sıcak bir çayı, telveli bir kahveyi, bazen güzel bir sohbeti, bazen içten bir gülümsemeyi, kimi zaman sessizliği paylaşmak isteriz.
Bizimle uzun yolları göze alabilecek dostlar, arkadaşlar ararız.
Hayatlarını birbirine adayacak kardeşler, eşler, çocuklar isteriz.
En sıkıntılı anlarımızda birbirimize emek vermek isteriz,
Yine aynı şartlarda ve imkânlarla bize emek verilsin isteriz.
Peki, bunları ne kadar düşündünüz ya da ne kadarını düşünüyorsunuz?
Emek vereceğimiz, derdimizi dökeceğimiz, sevgimizi, neşemizi, üzüntümüzü, kaygımızı bölüşeceğimiz insanları nasıl seçmeli, neye göre ayırmalıyız.
Malum, kimilerini hayatımıza alıp bir bütünlük oluşturuyor, kimlerini de elimizin tersiyle hayatımızın dışına itiyoruz.
Ancak, hayatımızın dışına ittiğimiz insanlarla, ötelediğimiz muhtelif ayrıntılardan dolayı birbirimizden kaçırdığımız gözlerimizi, gün gelip gerçeklerle karşı karşıya, göz göze gelebileceğimizi düşünüyor muyuz?
Nedense hep değer vermek, görmek, sevmek, sevilmek isterken; çıkar ve menfaatten uzak, insanların karşısına engeller koyuyor, aşılması güç nasıl setler kuruyoruz?
Düşman görülen bir şeyi nasıl görmezden geliyor ve nasıl hayatımızdan püskürtüyoruz?
Kimlere şans veriyor, kimlere yol veriyoruz?
Bir gün sessiz ve sakin bir köşede oturup tercihlerimizi sorgulayarak, ne durumda olduğumuzu düşünüyor muyuz?
Hiç kimseye yorum yapmadan, kim dostum, kim düşmanım, kim arkadaşım, kim sevdam olabilmiş, kim kendini bozmadan veya bizim onu bozmamıza izin vermeden sağlam kalabilmiş?
Bugün bütün bunları düşünelim!
Ne dersiniz?
Koca bir ömrü yalanlarla, riyakârlık ve düzenbazlıklarla geçiren insanları düşünüp; tepeden tırnağa gerçek biriyle yalana bulaşmadan, gerçek bir günü geçiremeyenlere üzülelim.
Geçirdiği tek bir günü bile günlerce düşünüp pişman olan, onun- bunun- şunun yorumunu, dengesiz ve tutarsızlığını, yalan-yanlış yapanları düşünelim!
Hayatımıza dâhil ettiklerimizin yanında, dönüp hayatımızın dışına ittiklerimize de bir bakalım. Kim hak ediyordu, kim kendi gibi olma fırsatını tanıma hakkını sahip oldu.
Evet, bugün eğri oturup, doğru konuşarak; insanların tercihlerini sorgulayalım.
Benim hayatımın dışına ittiklerimi ya da beni hayatının dışına itenlere bakalım.
Beni ait olup, koruyacağım, mutlu olacağım hayatta, nasıl patinaj yapıyorlar/yaptırıyorlar, nasıl ayakları kayıyor/kaydırıyorlar, nasıl çıkarlar, menfaatler dönüyor…
Kim beni nasıl seviyor, seveceğimi kim, nasıl ne şekilde harcıyor, düşünelim.
Düşünelim, ne zaman, nerede ve ne kadar düşünelim, onun kararını da artık siz verin!
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com |