Dört Mevsimi De Tadında Yaşamalıyız
Memleketimizde mevsimlerin her çeşidini yaşıyoruz. Kışı, yazı, baharı alasından hissediyoruz. Ancak insanlarımız mevsimler kadar sabırlı olamıyor. Dayanıklılık en alt seviyede… Mevsimlerin her türlüsünden şikâyet eder olduk. Kışta yazı arıyoruz, yaz da kışı arıyoruz. Ne kışı, ne de yazı hakkıyla yaşayabiliyoruz. Mademki Türkiye gibi cennet bir vatanda yaşıyoruz. Mademki doğma yerini seçme/seçebilme gibi bir şansımız yok. Mademki tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu, dört mevsimin dört dörtlük yaşandığı bir coğrafyada yaşama şansına sahip olmuşuz, her türlü mevsimsel değişikliğe de katlanacağız. Dünya da sadece yazı ya da sadece kışı yaşayan, yağmur görmeyen, güneş görmeyen buzullarla kaplı, ya da çöllerle sarıp sarmalanmış çok yerler mevcut. Bizim gibi, bizim memlekette yaşamaya için, her şeyini feda edecek insanların sayısı o kadar çok ki….
Mevcut yaşanan doğal mevsimlerin gidişatına, medya merakı, belirleyiciliği ve yönlendiriciliği de eklenince, her şeyden şikâyetçi olmamak mümkün değil. Her şey doğal mecrasında hareket ettiği halde; insanları bu işten sıkılır hale getirmek için, her yola başvuruyorlar ve hep olumsuzu vererek insanı canından bezdirmeyi gayet güzel başarıyorlar. Olan bitenin olumlu tarafını değil de, hep olumsuz yönlerini ön plana çıkarıyorlar.
Öyle ki, akşamları haberleri izlemekten korkuyorum inanın. Aslında şu televizyon kanallarının adlarını da değiştirseler daha isabetli olacak. Ona göre seyredeceğimiz kanala karar veririz. İsimleri değişmeli diyorum; haberler değil de delilikler, rezillikler…gibi benzeri bir şeyler olabilir. Ya zaten insanların bütün gün iş yerinde kafası şişiyor, yolda, dolmuşta cinnet geçiriyor, iş, cep telefonlarında sinir katsayıları tavan yapıyor. Akşam eve gelip dinlenmek ve haberdar olmak amacıyla; herhangi bir kanalı açıp, haberlere bakmak istiyorsun.
Yok, kardaşım yok! Şu ülkede insanlık katliamı var sanki!.. Falan yerde bilmem kaç ölü, yok şu ülke, diğer ülkeyi tehdit ediyor, yok trafikte her gün binlerce kaza ve ölü, yok o milletvekili ona ağzını bozup küfretmiş, falan kavgada, o ona dalmış, o onun beynine etmiş, kar da, yangın da, bilmem nerede şu kadar ölü…
Bu ne ya! Dünya nereye gidiyor, biz nereye gidiyoruz?
Âdeta korku filmi izleyip, her an bir şey olacakmış gibi, bir sonraki haberde hangi olumsuzluğu duyacağız korkusu yaşıyoruz. Hele televizyondaki spikerler, her an eve dalıp, kaş-göz patlatacakmış gibi, canavarlar her yeri istila edecekmiş edasıyla, korku filmi tadında, ah-vah ederek, tırsa tırsa haber izliyoruz/izletiyorlar. Abartarak anlatıyorlar her şeyi.. Seyrederken, gel de sinirlenme.
Tamam, mevsim kış!.. Havalar soğuk. Kar-boran, fırtına her yerde var. Dondurucu ve kavurucu soğuklar gibi çok üzücü şeyler de oluyor/olabiliyor. Bunlar mevsimlerin doğallıkları sonucunda olan şeyler; ama artık kendi adıma dayanamıyorum ya!
Benim gibi çoğunuz aynı durumdasınız eminim. Hep sinirlisiniz derler; ama Türk milleti olarak bu durumda nasıl sakın, uysal olalım ki?
Nedense bir şeyler düzeltilmeye çalışmaz, aksine berbat etmek için yoğun gayret ve çaba sarf ederiz. Kar yağdı diye, herkes birini, bir yerleri suçlar oldu. Özellikle metropollerde, diğer büyük şehirlerde birkaç günlük kar akabinde neler yaşanıyor, neler!.. Peki, Doğu ve Güneydoğudakiler ne yapsın? Malum altı ay boyunca kar kalkmayan yerler vardır. Burada insanlar gayet sakinler. Her şeyi makul ve mantıklı karşılarlar ve kimseye de veryansın etmezler. Önceden tedbirlerini alır ve hazırlıklarını yaparlar. Şu günlerdeki yağan karla beraber ortaya çıkan nahoş ve istenilmeyen manzaralar için, sebep bulmayın, kimseyi suçlamayın. Yetkililer; “özel araçlarla trafiğe çıkmayın” diyorlar, kulak ardı edilerek özel otolarla yola çıkılıyor. Eee, artık bir zahmet sonuçlarına da katlanın yani! Yazın keyif ve sefa sürerken; kışında bir zahmet susun yani.
Her mevsimi kendi güzelliğiyle yaşamak ve yaşatmak varken; herkes bir şeylerin ucundan tutup tedbir alsa böyle olur mu? Tabi ki olmaz. Herkes elinden geleni yaparak, gerekli tedbirleri alsın. Eğer bu dünyada yaşıyorsak; bir hacmimiz varsa, bir yer kaplıyorsak; artık daha huzurlu bir dünya için, iyi şeyler yapmaya çalışmalıyız. Kışı kış gibi, yazı yaz gibi, baharı da bahar gibi tadında ve kıvamında yaşamalıyız.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com
|