Günlerdir “Dershaneler kapatılıyor, kapatılmalıdır” diyerek gündem meşgul edilmiş durumda. Dershaneler, kapanır ve kapanmaz, ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu; ama farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek istiyorum.

Dershaneler kapatılır, hükümet dediğini yapar veya Dershaneler kapanmaz, hükümet bu söylemlerin altında kalırsa, bundan kim ve ya kimler karlı çıkar? Dershanelerin çoğunlukla para tuzağı olduğu biliniyor. Bunda herkes hemfikir olabiliyor, ancak yapılmak istenen, hedeflenen amaçlar farklı. Amaç cemaati yıpratmakla, amaç hükümeti yıpratmakla, esas  olan Türkiye’yi yıpratmaktır.

“Dershaneler bahane, plân şahane” babından;  şüphe yok ki bundan kazançlı çıkan ABD ve Batılı ülkelerdir. Belki o nereden çıktı diyebilirsiniz; ama Arap baharıyla İslâm Coğrafyası üzerinde oynanan oyunları düşündüğümüz de, birçok Arap ülkesini( İslâm) ne durumlara düşürdüklerini gördüğümüzde, sanırım oynanan oyunun farkında olursunuz.

ABD ve Batılı ülkeleri, İslâm coğrafyasında Arap baharı gibi oynadıkları birçok ayak oyunlarıyla; kiminde başarılı oldular, kiminde de gerisin geri dönmek zorunda kalarak, tabiri caizse hezimete uğradılar. Ancak “yenilen pehlivan güreşe doymaz” hesabıyla,  geleceği şekillendiren toplum mühendisleriyle, sürekli arayışlar içerisine girerek, birçok ülkeyi özellikle da Türkiye’yi parçalamaya çalıştılar. Birçok Arap ülkesinde başarıya ulaşarak, sözde özgürlük getirmeye çalışarak, yönetimleri uzaklaştırıp; kendilerine yakın yönetimleri işbaşına getirdiler. Gezi olaylarıyla Türkiye’ye de bir Arap baharı getirmeye çalıştılarsa da başaramayınca tekrar Mısır’a yöneldiler. Başaramamanın hıncı ve öfkesiyle “Türkiye’yi nasıl bir oyun oynayabilirim” hesabını yapıyorlar. Belki bazıları  “ayağınız taşa değse, ya da başınız ağrısa, ABD ve Batı ülkelerinden bileceksiniz” diyebilirler; ama göremedikleri bir şey var, durup dururken bu Dershanelerin kapatılmasıyla Hükümeti ve Cemaati karşı karşıya getirmek de nereden çıktı? Dershanelerin kapatılması doğrudur veya yanlıştır, gereklidir veya değildir, tartışılabilir;  ancak Cemaatle hükümetin karşı karşıya getirilmesi doğru değildir. Öncelikle devlet okullarında eğitim kalitesinin yükseltilmesiyle zaten Dershaneler kendiliğinden kapanacaktır ve uygulamalarına son vereceklerdir. Doğrusunu isterseniz, 11 yıl okula giden bir öğrenci bir şey öğrenemiyorsa; ama 1 yıl Dershaneye giderek üniversiteyi kazanıyorsa, kesinlikle kapatılmalıdır. Şu da var ki, dershaneler kanunen  kapatılamaz, mümkün değil; ancak özel okula dönüştürülebilir.

Demokrasi vaatleri yapılan hangi ülke varsa, görülmemiş bir kıyıma tabi tuttular ve zülüm uyguladılar; ancak Türkiye’de de bu şekilde bir kargaşa ortamıyla projelerini uygulamaya koyabileceğini düşündüler/düşünüyorlar. Ancak nafile! Hezimete uğrayacaklardır. Nefsani duygularını ve düşüncelerini burada uygulayamayacaklardır. Ne Cemaat bu oyunlara gelebilecek kadar saf, ne hükümet bu oyunlara gelebilecek kadar basiretsiz değildir.

Geçmişi soykırımlardan, katliamlardan, işgallerden, savaşlardan geçilmeyen ABD ve Batılı güçlerin Türkiye için biçtikleri elbisenin,  bu millete uymayıp dar geleceğini çok iyi göreceklerdir.

Yazarak, uygulayarak, yöneterek devreye sokmaya çalıştıkları senaryoları asla uygulamaya koyamayacaklardır.

Dikta ettirilmeye çalışılan her hamle, bir karşı hamleyle bertaraf edilmektedir/edilecektir. 

Tam da ülkenin seçim arifesine girdiği şu günlerde, “kurt puslu havayı sever” misali ne kadar isteseler de hevesleri kursaklarında kalacak, bu ülkenin insanlarını asla onlara hayallerinin gerçekleştirme fırsatları vermeyecektir. Elbette onlara verilecek cevapları vardır ve her zaman da olacaktır. Bundan emin olabilirler.

Bu millet de onların hesap etmediği/edemediği birçok yanları vardır. İsteseler de bunu anlayamazlar. O yüzden Dershanelerin kapatılmasıyla alevlenecek bir cemaat- hükümet ateşine, en kısa zaman da buz gibi bir su dökülecek, ağızlarına salyalar akıtarak, seyirci olanların hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com