Bir Hafta Sonu Gezintisi-1-
Çalışanlar için hafta sonu kaçamağı yapıp, bir yerleri ziyaret etmek ya da pikniğe çıkmak, çok özlenen ve önemli sayılan istisnaî bir durumdur. Bir haftalık stresli ve yoğun iş ortamından uzaklaşıp dejarz olmak, doğayla baş başa kalmayı istemeyeniniz yoktur sanırım. Şehrin o gürültülü ve sıkıcı trafiğinden bir an olsun uzaklaşıp, farklı bir atmosferde, farklı izlenimler edinmek, farklı yerler görmek, tanımak, farklı dostluklar kurmak, farklı tecrübeler edinmek ne kadar da güzel oluyor.
Bu amaçla, hafta sonunda değişiklik olması mucibince, dağ ve doğa ortamında piknik yapmak için, Cami İmamımız ve oğlu, emekli işçi ve bir inşaatçı ağabeyimizle beraber Çelikhan yoluna koyulduk. Aslında amacımız sulu olan bir yerde - becerebilirsek- hem balık tutarak orada pişirip afiyetle yemek hem de değişik bir ortamda piknik yapmaktı.
Ani bir kararla Koçali köyünün güneyinde bulunan “Kanîye taî bîye” diye tabir edilen mevkie gitmeye karar verdik. Haliyle balık tutma işi yattığından, terbiyelenmiş tavuk hazırlığına giriştik. İmam kardeşimiz, işin erbabı olduğu, arabasındaki tamtakır piknik malzemelerinin varlığından anlaşılıyordu.
Rezip köyünü geçip ormanlık alana vardığımızda; sağ taraftaki orman içinden geçen yola girdik. Ormanın güzelliği ve havası, farklı bir dünyaya girilmiş hissi uyandırıyordu insanda. Öyle ya! Şehrin o her türlü kirli ve gürültülü yaşantısından eser yoktu. Temiz hava, onlarca çeşit ağaç ve ot kokusu insanı mest ediyordu. Yılan gibi kıvrılan yollarda, o mevkii iyi bilen araç kaptanımız, görülen yerler hakkında bizleri bilgilendirirken; koyu, tatlı ve heyecanlı bir sohbete dalmıştık.
Dikine ormanda ilerlerken; Koçali köyünün göründüğü bir tepenin yamaçlarına vardık. Daha önce iletişime geçerek, geleceğimizi söylediğimiz köylü bir dostumuz, bize bostanlarının bulunduğu yere tarif ettiğinden, doğruca domates, biber, salatalık, patlıcan benzeri sebzelerin bulunduğu bostana geldik. Piknikte ihtiyacımızı giderecek kadar topladıktan sonra; tekrar gideceğimiz mevkie doğru orman içine girerek, kıvrılan yolda dikine tırmanmaya başladık. Yukarılara çıktıkça, aşağıda göremediğimiz birçok yeri, derli toplu görme imkânımız oluyordu. Orman bitip zirveye vardığımızda; araç kaptanımız İmam Efendi, çok enteresan şeyler anlatıyordu. Mevzubahis tepenin doğu-batı yatay bölümünde kuzey taraf kışın soğuk rüzgârlar ve kar bulunurken; güney tarafında ılık bir meltem esip, sıcak olmaktadır diyordu. Tabiri caizse bir dalgakıran gibiymiş. Biraz inanması zor olsa da tecrübeyle sabit olduğu için, inanmak zorunda hissediyorduk kendimizi.
Kıvrılarak yükselen ve uzayan yolları görünce; devletimizin çalışmalarını bir kez daha takdir etmemek mümkün değildi. Kimi zaman yürümenin bile zor olduğu yerlere, harika yollar yapmış devletimiz. Elektrik, telefon gibi nimetlerden faydalandırmış buralarda yaşayanları…
Bahse konu tepenin zirvesindeki bir şantiye dikkatimizi çekiyor. Yaklaştığımızda, bunun bir mermer şantiyesi olduğunu görüyoruz. Bu tepenin zirvesinde, bir mermer şantiyesi, inanılacak gibi değil. Mermer kalitesi nasıldır bilemiyorum; ama önemli olan “kuş uçmaz, kervan geçmez” diye tabir edilen bir bölgede, böylesi bir şantiyenin bulunmasıydı, Adıyaman bölgesinin yer altı kaynakları bakımından ne kadar zengin olduğunu âdeta bize anlatıyor gibiydi. Mermer şantiyesinde iyi kalite bir mermer olsa bile; çıkan mermerin taşınması için, oraya gidecek araçların; özellikle kamyon ve tırların bu yollardan nasıl gidip geldiği ayrı bir merak konusu olmuştu bizler için.
Tepe öyle hâkim bir yerdeki; önünde Adıyaman-Kâhta ve Atatürk Barajının o enfes manzarası, Doğu’sunda sanki Nemrut Dağıyla aynı seviyedeymiş gibi paralel görüntüsü, Kuzey’inde karın eksik olmadığı Akdağ, yine Batı’sında da çıplakmışçasına ürkütücü bir görüntüye sahip olan Ulu Baba Dağı’na nazire yaparcasına bir güzellik, ihtişam ve azamet sergiliyordu.
Yol buyunca ormanlık alanda sulak çayırları geçiyoruz. Tepeye paralel oluşturulmuş küçük toprak parçalarına rastlıyoruz.
Ülkemizin, bölgemizin henüz bilinmeyen, keşfedilmeyi bekleyen, el değmemiş o kadar çok bakir güzellikleri mevcut ki… Yabanî keçi, geyik, tilki, kurt, belki ayı, belki domuz gibi birçok vahşi hayvana ev sahipliği yapmış, doğal vahşi yaşam kaynağı olan bu orman bir doğa harikası… Engebeli coğrafyadaki insanı ürperten ve aynı zamanda heyecanlandıran bir çevrede çeşitli ağaçlar, temiz bir hava ve envaı çeşit otlarla insan baş başa kalıyor. Bunları gördükçe, tanıdıkça, nasıl cennet bir vatana sahip olduğumuzu daha iyi anlayabiliyoruz.
…
Devam edecek.
Kerim BAYDAK-Adıyaman
kbaydak61-artan@hotmail.com
|