Bir Deneyin Bakalım!
Bir özeleştiri yapmak gerekirse; insanlık nereye gidiyor ve biz bu gidişatın neresindeyiz? diye bir soruyu kendinize hiç sordunuz mu?
İnsanlık son sürat ilerlediği yöne doğru, acaba biz nasıl bir hayat yaşıyoruz?
Hiç düşündünüz mü?
Sadece kendimize odaklanarak kendi isteklerimizi öne çıkaran bencilce bir hayat mı sürüyoruz?
Yaşam keşmekeşi içerisinde, etrafımız da olup bitenlerle ne kadar ilgiliyiz, ne kadar duyarlıyız, ne kadarını algılayabiliyoruz?
Gerçekten olup bitenleri algılayabiliyor muyuz?
Yoksa sıradanlaşan bir söylemle; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” olumsuz ve tutarsız zihniyetimi var içimizde?
Ne dersiniz?
Gerçekten hayatı çok mu basit yaşıyoruz?.
Hayvanlar misali, sadece iç güdülerimizle, günlük olarak mı yaşıyoruz?
Peki, hayatın bir sırrı var mıdır?
Varsa bu hayatın sıırı nedir?
Hiç düşündünüz mü?
Sorular, sorular, sorular...
Soruları çoğaltmak mümkün.
Aslında yaşamın keşmekeşi içerisinde o kadar çok sorulması gereken, çözüm, cevap bekleyen o kadar çok soru var ki!
Hayatın sırrına nail olabilmek için, hiç bu soruları soruyor muyuz kendimize?
Neden korkuyoruz?
Gerçeklerle yüzleşeceğimizden mi korkuyoruz?
Acaba, bilmezlikten, duymazlıktan, görmezlikten mi geliyoruz?
Acaba öyle hesabımıza geldiği için mi, insanlık nereye doğru gittiği, varmak istediği nihaî hedefi pek bizi ilgilendirmiyor?
Susuyoruz, kabulleniyoruz, acziyet görüntüsü sergiliyoruz!
Neden epki?..
Neden sormuyoruz bu soruları kendimize?
Belki de “aman boşver sorsak ne olacak, boşuna kafa patlatmayalım!” diyorsunuzdur.
İnsanlar hırçınca, zalimce, gaddarca bir o kadar da meraklı bir arayış içindeler.
Sürekli başarı, ün, para, şöhret, mevki, makam, kariyer...
Bunlara ulaşmak için elinden gelen tüm çabayı gayreti gösteriyorlar.
Neden, neden bu arayış, bu çırpınış, bu gözü doymazlık?
Çünkü mutluluğu, huzuru onları herşeye rağmen sevecek birilerini arıyorlar ve bunu onlarda buluyorlar. Sevgiyi, mutluluğu, huzur, refahı onlarda mı arıyorlar.Peki buluyorlar mı?
Hiç sanmıyorum!
Oysa ki aradıkları; kendi içlerin de, yüreklerinde, benliklerinde gerçek huzur.
İnsanın kendinde gizli ve dışarı çıkmak için bir olumlu kıvılcım beklemekte.
Sorarmısınız kendinize!Bizler hayatınız da kim olursa olsun, herşeye rağmen, her şart ve zeminde sevebiliyor musunuz?
Davranışlarıyla, hareketleriyle değil, onu sadece o olduğu için, her şeye rağmen seviyorum diyebiliyor musunuz?
Unutmayın, eğer herşeye rağmen sevdiğiniz birileri varsa; siz de o derece sevilirsiniz, seviliyorsunuz demektir. Aradığınız sevgi bir gün mutlaka; ama mutlaka karşınıza çıkacaktır.
Unutulmuş olan kalbinizin güzelliğine bir odaklanın bakalım. Sadece orada atmakla sizin yaşam faaliyetlerinizi sürdürmekle görevli olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Sadece fiziksel olarak bir organ, fakat ruhsal boyutta vicdan, iyilik, sevgi, barış, dostluk bunların da simgesidir şüphesiz kalp.
Derinlemesine düşünün bakalım.İnsan olup, başka birine kötülük yaptıkdan sonra, rahat bir uykuya yatan var mıdır acaba?
Oysa ki miskal-i zerre kadar da olsa sevgiyle bir iyilik yapmış, aciz bir insanın elinden tutmuş, garibe, yetime, öksüze, çaresize, acize, hasılı ihtiyacı olan her kişiye yardım etmiş bir kişiyseniz, yatağa yattığınızda huzur duyuyorsunuzdur mutlaka.
İşte bu hissettiğiniz huzur, mutluluk da maneviyatın en büyük ödülüdür.
İsterseniz küçücükte olsa bir deneyin de görün bakalım, nasıl olunuyor.
Kerim BAYDAK
|