Asker Uğurlama, Bedelli Ve Vicdani Ret
Televizyonlardaki görüntüleri seyredince, hayretler içerisinde kalıyorum. İnsanlar bu kadar sorumsuz ve bu kadar vurdumduymaz olamaz. Bedelli askerliğin tartışıldığı ve vicdani ret konusun gündemi meşgul ettiği şu günlerde, vatani görevini yerine getirmek için asker adayların uğurlaması esnasında yapılanlar, bizleri dehşete düşürüyor. Asker adayının güvenliğini tehlikeye atmaları bir yana; hem kendilerini, hem de çevredekilerin büyük tehlikeler atlatmasına sebep oluyorlar. Davul zurnayla, halaylar çekilerek, şenlik havasında uğurlamak güzel de, görüntülerdeki o arabalarla, motorlarla yapılan hareketlere ne demeli? Âdete hayatla dalga geçercesine can güvenliği hiçe sayılarak yapılan uğurlama merasimleri, insanların tepkisine neden oluyor. İnsan terminallere gitmekte kararsız kalıyor. Gurur gözyaşları içerisinde, gece-gündüz demeden askere uğurlanan asker adaylarımızın mutluluklarını gözlerinden okuyabilmek, ilerisi için bizleri ümitlendiriyor.
Her asker alma dönemlerinde, sıkça karşılaştığımız o nahoş görüntüler, bir türlü sonlandırılmıyor. Evet, her şey “en büyük asker, bizim asker” kınalı kuzularımız için; ancak sergilenen nahoş görüntüler çevreyi rahatsız etmektedir. Bu hep böyle süre gelmiştir; ancak büyük şehirlerde sergilenen görüntülerin aksine ilimizde gerekli tedbirlerin alınması neticesinde, o görüntüler pek olmuyor, izin verilmiyor. Asker uğurlaması törenlerinin şenlik havasında geçmesi için, her türlü önlemler alınmaktadır. Gururla başlanan o uğurlama sonrası yerini hüzne ve gizli akan gözyaşlarına bırakmaktadır. Askere uğurlanacaklar, anne, baba, sevgili, eş, dost ve yakın akrabalar, gözyaşları içerisinde, dualar ederek, gözden kayboluncaya kadar araçların arkasından yoruluncaya kadar el sallamaktadırlar.
Ülkenin birlik ve beraberliğini devem etmesi için terör olayların son bulması, ezanların susmaması ve bayrağın inmemesi için, nereye gittiklerini ve neye talip olduklarını bilerek, vatan borcunu ödeme bilinciyle görev yerlerine gidiyorlar.
Uğurlar olsun, yolları açık olsun, rabbim yar ve yardımcıları olsun.
***
Daha iki gün önce oğlumu askere gönderdik. İsteyerek, gururla ve neşe içerisinde uğurladık. Hepimiz ifa ettiğimiz gibi, oğlum da bu görevi yerine getirecektir. Bedelli askerlik, “bu kadar da olmaz ya!” dedirtecek söylemlerle karşı karşıya bırakıyor insanı. Kısacası şu demek oluyor herhalde… Zenginler rahatlığa, garipler askerliğe… Parası olanlar teskereye, parası olmayanlar, vatan borcunu ödemeye… Belki de sonunda ölüm olan bir vatan görevine… Yani oğlum şimdi parası olanı, parası olup askerlik yapmayanı korumaya ve kollamaya gidecek! Bizler, çocuğumuzun haliyle hâllenip, çektiği soğukları iliklerimize kadar evimizde hissederken, zenginler ya da bilinen adıyla bedelli askerlik yapanlar, paralarıyla sıcacık odalarında ısınacaklar.
Şölen havasında uğurladığımız asker adaylarımızın aileleri; gözü yaşlıyken, bedelli olanların belki derin bir “oh” çektiklerini düşünüyor insan. Hem askere gitmeyenlerin durumunu ve haklılıklarını, askerde olan kınalı kuzulara kim, nasıl anlatılıyor ve kabullendiriliyor?.. Esasında bir ülkede aynı bayrak altında yaşayan herkesin askerlik duygularını tatması gerekir.
Eskiden “askere gitmeyene kız vermezlerdi, askerlik yapmayanı adamdan saymazlardı.”
Her şeyin erozyona uğrayıp, değişim yaşadığı gibi; vatan görevini de değişime uğrattılar. Parası olanın askerlik yapmadığı gibi, parası olmayıp askerlik yapanı da bir şekilde, maddi ve manevi olarak ikna etmeliler.
Galiba şimdiye kadar kınalı kuzular, bundan sonra paralı kuzular olacak!..
Bir de vicdanı ret denen bir şey çıkardılar ki ortaya…Nasıl bir vicdansa!..
Pehh!... |